Marmaris Selimiye Temmuz 2008
Marmarise daha önce defalarca gittiğimiz halde son zamanlarda pek popüler olan Hisarönü, Orhaniye ve Selimiye civarlarını daha önce pek görmemiştik. 3 günlük mini tatilimizin hedefi Selimiye idi ama Hisarönü ve Orhaniye'yi de görmek istiyorduk. Cuma sabahı yola çıktıktan sonra öğlen saatlerinde Marmaris'e girmeden pidecileri ile meşhur kasabada öğlen yemeğimizi yiyip Marmaris'e hiç girmeden önce Datça sonra Bozburun sapağından ayrılıp Hisarönüne ulaştık. Rüzgarlı bir gündü ve sahilde tek bir kişi bile yoktu. Nefis bir doğa olmakla birlikte bizim için biraz fazla sakin bir ortamdı.. Bir sonraki yerleşim Orhaniye idi. Yaklaşık 10 yl önce denize girmek için geldiğimiz bu koyu tanıyamadık. Bir süre önce yapılan yat limanı sayesinde epey gelişmiş ama bu yüzden denizi de eski temiz halini kaybetmiş gibi görünüyordu. Orhaniye'den sonra Selimiye göründü. Bu arada yol boyunca bize eşlik eden manzara gerçekten bir mavi yolculuğu aratmayacak güzellikteydi. Her dönemeçte biri diğerinden muhteşem koylar karşımıza çıkıyor hepimizde denize atlayıverme isteği uyandırıyordu. Selimiye'nin hemen girişinde yer alan otelimiz Selimhan küçük, temiz bir köy oteli idi. Her ne kadar köyün ortasından geçen yol oteli sahilden ayırsa da trafik pek olmadığı için bu kimseyi rahatsız etmiyor. Sahilde neredeyse her tesis kendince bir beach-club oluşturmuş. Kıyıda ve denize girmek için kullanılan iskelenin üzerinde şezlonglar ve minderler vardı. Servis siparişlerinizi ayağınıza kadar getiriyordu(pek çok büyük otelde olduğu gibi bar'da sıraya girerek almak zorunda değilsiniz) Ama en güzeli... Bir havuz kadar sakin ve akvaryum kadar berrak muhteşem bir deniz vardı. Deniz için söylenebilecek tek olumsuz şey suyunun sıcaklığı olabilir çünkü dipten gelen akıntılar nedeniyle su olukça ılıktı. Bu bazıları için negatif olsa da çocuklar neredeyse bütün günü denizin içinde geçirdiler. Denizden çıktıktan sonra bir de akşamüzeri otelin havuzunda havuz keyfi yaptılar. Akşam kıyıda yürüyüş yapmak gerçekten çok keyifliydi, şansımıza uzaktan geçen bir fırtınanın bulutları akşam manzarasının gerçekten eşsiz olmasını sağladılar. Sokak aralarında ilgiç birkaç dükkan açılmış, buralara köy dışından birilerinin elinin değdiği farkediliyor. Kıyıda yemek yemek için çok güzel sevimli restaurantlar var. Bunlardan biri "Sardunya" ama mutlaka önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Biz Balıkçı kardeşlerde kalamar ve balık yedik. Çok muhteşem değildi ama ortam o kadar güzeldi ki yemekler gerçekten ikinci planda kaldı. Otelimiz "Selimhan" çok temiz ve bakımlı olmakla beraber kahvaltısı herhangi bir özellikten yoksun son derece vasat bir pansiyon kahvaltısı idi. Oda Kahvaltı kişi başı 60 YTL ödedik. Diğer pek çok otelin aksine burada 3. ve 4 kişiler için sadece 10 YTL fark alınıyor. Büyük aileler için önemli bir ayrıntı. Ayrıca 3-4 kişilik büyük odaları var.
Marmarise daha önce defalarca gittiğimiz halde son zamanlarda pek popüler olan Hisarönü, Orhaniye ve Selimiye civarlarını daha önce pek görmemiştik. 3 günlük mini tatilimizin hedefi Selimiye idi ama Hisarönü ve Orhaniye'yi de görmek istiyorduk. Cuma sabahı yola çıktıktan sonra öğlen saatlerinde Marmaris'e girmeden pidecileri ile meşhur kasabada öğlen yemeğimizi yiyip Marmaris'e hiç girmeden önce Datça sonra Bozburun sapağından ayrılıp Hisarönüne ulaştık. Rüzgarlı bir gündü ve sahilde tek bir kişi bile yoktu. Nefis bir doğa olmakla birlikte bizim için biraz fazla sakin bir ortamdı.. Bir sonraki yerleşim Orhaniye idi. Yaklaşık 10 yl önce denize girmek için geldiğimiz bu koyu tanıyamadık. Bir süre önce yapılan yat limanı sayesinde epey gelişmiş ama bu yüzden denizi de eski temiz halini kaybetmiş gibi görünüyordu. Orhaniye'den sonra Selimiye göründü. Bu arada yol boyunca bize eşlik eden manzara gerçekten bir mavi yolculuğu aratmayacak güzellikteydi. Her dönemeçte biri diğerinden muhteşem koylar karşımıza çıkıyor hepimizde denize atlayıverme isteği uyandırıyordu. Selimiye'nin hemen girişinde yer alan otelimiz Selimhan küçük, temiz bir köy oteli idi. Her ne kadar köyün ortasından geçen yol oteli sahilden ayırsa da trafik pek olmadığı için bu kimseyi rahatsız etmiyor. Sahilde neredeyse her tesis kendince bir beach-club oluşturmuş. Kıyıda ve denize girmek için kullanılan iskelenin üzerinde şezlonglar ve minderler vardı. Servis siparişlerinizi ayağınıza kadar getiriyordu(pek çok büyük otelde olduğu gibi bar'da sıraya girerek almak zorunda değilsiniz) Ama en güzeli... Bir havuz kadar sakin ve akvaryum kadar berrak muhteşem bir deniz vardı. Deniz için söylenebilecek tek olumsuz şey suyunun sıcaklığı olabilir çünkü dipten gelen akıntılar nedeniyle su olukça ılıktı. Bu bazıları için negatif olsa da çocuklar neredeyse bütün günü denizin içinde geçirdiler. Denizden çıktıktan sonra bir de akşamüzeri otelin havuzunda havuz keyfi yaptılar. Akşam kıyıda yürüyüş yapmak gerçekten çok keyifliydi, şansımıza uzaktan geçen bir fırtınanın bulutları akşam manzarasının gerçekten eşsiz olmasını sağladılar. Sokak aralarında ilgiç birkaç dükkan açılmış, buralara köy dışından birilerinin elinin değdiği farkediliyor. Kıyıda yemek yemek için çok güzel sevimli restaurantlar var. Bunlardan biri "Sardunya" ama mutlaka önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Biz Balıkçı kardeşlerde kalamar ve balık yedik. Çok muhteşem değildi ama ortam o kadar güzeldi ki yemekler gerçekten ikinci planda kaldı. Otelimiz "Selimhan" çok temiz ve bakımlı olmakla beraber kahvaltısı herhangi bir özellikten yoksun son derece vasat bir pansiyon kahvaltısı idi. Oda Kahvaltı kişi başı 60 YTL ödedik. Diğer pek çok otelin aksine burada 3. ve 4 kişiler için sadece 10 YTL fark alınıyor. Büyük aileler için önemli bir ayrıntı. Ayrıca 3-4 kişilik büyük odaları var.